"...makinalaşmak istiyorum!
mutlak buna bir çare bulacağım
ve ben ancak bahtiyar olacağım
karnıma bir türbin oturtup
kuyruğuma çift uskuru taktığım gün!..."
(Nazım Hikmet Ran - Makinalaşmak İstiyorum)
Nedense 'büyük hoca' olmak istiyorum derken aklıma Nazım'ın bu eski şiiri
geliyor!
Evet, 'büyük hoca' olmak istiyorum!
Mesela ünvanımın, kıdemimin, görevimin ağırlığı ile kendimden doğru bir
meşruluk içinde kayıtsız bir şekilde devinsem diyorum.
Bir karar vermişsem, birşey demişsem, yapmışsam bu, işler öyle
gerektirdiği için olsa!
Düşünceme ve eylemime kayıt konulmasın, eleştiri yapılmasın istiyorum.
İşyüküm fazla (fazla ki büyük hocayım zaten) öylece kalsınlar,
demlensinler istiyorum.
Öğrenci beklesin, takvim geçip gitsin ama makullüğüm sorgulanmasın...
Unutasım, bazı görev ve sorumlulukları görmezden gelesim var.
Hem ne olur ki, biraz erişilmez, erişilir ama cevap vermez, cevap verir
ama ilgilenmez olabilsem!
Hiyerarşik düşünmeye ve davranmaya ihtiyacım var sonra!
Ne olur ki, asistanlar ve öğrenciler beni görünce şöyle bir
toparlansalar, alt sesleri ile 'onaylayıcı/tamamlayıcı' cümleler kursalar,
kapılarda önümü açsalar...
Velhasıl anlamsız dünyama anlam, değersiz yaşantıma değer katsalar.
Astlarımı eksilterek kendimi tamamlayabilsem!
Evet evet, 'büyük hoca' olmak istiyorum!
Tersliklerim özgünlüğüme yorulsa, ihlallerime mana aransa, bir güç ve
değer halesi içinde sorumsuzca devinsem!
Teamül denilen çerçevenin bahşettiği tüm güç ve iktidar olanaklarını
kullansam ama 'eleştirel özne' olmaktan bir adım geri durmasam.
Despotik krallığımda otururken makro iktidar çözümlemelerine yaslanıp
dünyaları kurtarsam!
'Bu işler böyledir birader'
basitliğinde iş yaparken sofistike bir iş yapıyormuş izlenimi yaratsam!
....
....
Sanırım bunların hiçbirini yapamam.
Hep 'küçük hoca' olarak kalacağım, yazık ki(!)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder