Hakkımda

3 Nisan 2021 Cumartesi

'Devleti Şirket Gibi Yönetmek!'

Başlığı, vaktiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dile getirdiği bir söze istinaden koydum.

Erdoğan muhtemelen dile getirdiği yaklaşımın akademik bağlamına ya da arka planına ilişkin bilgiye sahip değildir.

Bir bakalım.

İşletme yönetimi ilkelerinin kamu yönetimi alanına taşınması olarak değerlendirilebilecek yeni kamu yönetimi paradigması, 1970’lerin sonundan itibaren, sosyal devlet anlayışına ve kamu alanının büyümesine karşı çıkan, devletin hizmet kapasitesini şüpheyle karşılayan, özel sektörün üstünlüklerine inanan, hizmet sunumunda rekabetçi piyasayı öne çıkaran neo - liberal yaklaşımın etkisiyle şekillenmiş bir paradigmadır.

Minimal - etkin devlet, bürokratik olmayan yönetim, yerelleşme, piyasa koşullarına uyarlanmış kamu hizmetleri, özelleştirme, performans yönetimi, stratejik planlama, esnek personel düzenlemeleri gibi bir dizi yaklaşım ve politika yeni kamu yönetimi bağlamında değerlendirilebilir.

Bu paradigma içinde,  Toplam Kalite Yönetimi üzerinden, “iç müşteri” ve “dış müşteri”  ile birlikte  “müşteri odaklılık” ya da “müşteri memnuniyeti” kavramları önemlidir.

Devleti bir şirket gibi yönetmekten söz edildiğine göre vatandaş ya da yurttaşın yerini müşterinin alması pek tabidir!

Peki müşteri kimdir?

Belli bir mal ya da hizmeti elde etmeye ve/veya kullanmaya istek ya da gereksinim duyan ama bununla  kalmayıp belli bir alım gücüne sahip olan kişi.

Yani yalnızca talep eden kişi değil, talep ettiği şeye yeter düzeyde parası olan kişi.

Vatandaş ya da yurttaş kimdir?

Belirli bir hukuki/siyasal bağ ile devletle ilişkilendirilmiş; devlet nazarında haklara ve yükümlülüklere sahip kişi.

Peki vatandaşın istek ya da gereksinim duyduğu mal ve hizmetleri elde etmek ve/veya kullanmak için  parası yoksa?

Kısaca devletin ne'liğine bakalım.

Devlet nedir, sahip olduğu ekonomik kaynakları nasıl temin eder?

Bulunulan yere/meşrebe göre devlete ilişkin birçok şey söylenebilir ama her devlet öyle ya da böyle vatandaşların ortak yararını gerçekleştirme iddiası üzerinden meşruluk kazanır.

Buna kamu yararını gerçekleştirme denir.

Kamu yararını gerçekleştirmek için devletin, vatandaşların gereksinimlerini karşılayacak mal ve hizmetleri piyasa koşullarından eksilterek, kârlılık gözetmeksizin üretmesi ve sunması gerekir.

Buna da kamu hizmeti denir.

Devlet,  kullandığı kaynakları başta vergiler olmak üzere toplumdan çekip alır ve bu kaynakları toplumun gereksinimlerini karşılayacak şekilde kullanması beklenir.  

Dahası devlet, egemen bir yapı olduğu için vatandaşın gereksinimlerini karşılamakla yükümlüdür.

Vatandaşın ya da yurttaşın yerine müşteriyi koyduğunuzda, toplumun emekçi, mağdur ve mazlum kesimleri kamu hizmetlerinden hakkıyla yararlanamaz ama bundan da öte devletin toplum nezlinde meşruiyeti kalmaz!

 


1 yorum:

İktidardan Kurtulmak!

Siyaset biliminin temel kavramı devlet değilse, iktidardır. İktidar, “toplum için son sözü söyleme yetkisi” olarak kavramsallaştırılan e...