Hakkımda

23 Ocak 2021 Cumartesi

Lisansüstü Öğrenim Görmek ve Akademik Kariyer Yapmak İçin Yabancı Dil Yeterliğine Sahip Olmak Gerekli midir ve/veya Zorunlu Olmalı mıdır?

 

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı, öğretim elemanlarına, ‘adaylara doçentlik unvanı vermek için yapılan değerlendirmede yabancı dil barajı ne olmalıdır’ diye sormuş.

Üç soruluk bir anket şeklinde.

Geçen gün tıklayıp doldurdum.

Üçüncü soruyu şöyle bir görebildim, zira ilk iki soruya verdiğim yanıtlar üçüncüye yanıt vermemi anlamsız hale getiriyordu.

Anket, ölçek gibi ölçme araçlarının temel bir handikapı var!

Kişileri belirli (ve göreli olarak dar) bir çerçevede düşünmeye ve değerlendirme yapmaya yöneltiyorlar.

Bazı ortalama ve/veya genel geçer eğilimlere öncelik tanıyor ve araştırılan gerçekliği farklı boyutları ve bu boyutların etkileşimli bütünlüğü üzerinden kavramak söz konusu olduğunda yetersiz kalıyorlar.

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın küçük anketi de bu sınırlıkları taşıyor.

Anketin ilk sorusu genel bir soru, öğretim elemanlarının “yabancı dilin her alandaki bilimsel faaliyetler için belirleyici bir öneme sahip olduğu fikrine” katılıp katılmadığı soruluyor.

“Her alandaki bilimsel faaliyet” ifadesi tırnak içine alınmış.

Yani anketi hazırlayanlar bize diyorlar ki, ‘dil barajlarını belirlerken akademik alan ayrımı yapmayı düşünüyoruz, bunu destekleyecek veriye ihtiyacımız var!’

İkinci soru ile, öğretim elemanlarının “doçentlik müracaatında yabancı dil puanının yükseltilmesi gerektiği fikrine” katılıp katılmadığı soruluyor.

Son soru ile de, ikinci soruya “yükseltilmeli” denilmişse, “doçentlik müracaatında gerekli olan yabancı dil puanının kaç olması gerektiği” soruluyor.

55, 65 ve 75 seçenekleri var.

****

Hali hazırda yükseköğretim sisteminde, akademik yaşamın farklı aşamaları için, merkezi olarak belirlenmiş ya da yükseköğretim kurumları tarafından YÖK’ün belirlediği asgari koşullara ek olarak konulmuş yabancı dil barajları var.

Ankara Üniversitesi gibi bazı üniversiteler, yükseköğretimde kaliteyi artırmak gerekçesi ile, yabancı dil barajlarını giderek daha yukarıya çekme eğilimindeler.

Yükseköğretim sisteminde yaygın olarak baz alınan iki sınav var: YDS ve YÖKDİL.

Eskiden KPDS ve ÜDS diye iki sınav vardı.

Birincisi tüm kamu alanı için, ikincisi ise akademik alan için düşünülmüştü.

Ne tür bir ihtiyaçtan kaynaklandı bilinmez, KPDS ve ÜDS kaldırılıp YDS diye tek sınav yapılmaya başlandı.

YDS kolay bir sınav değildi ve lisansüstü öğrenci olarak olsun sisteme araştırma görevlisi olarak girmek veya akademik kariyer yapmak için olsun (spesifik bir kesimde!) yaygın bir zorlanma söz konusuydu.

YDS kolaylaştırılamazdı, zira kamu görevlilerine ödenen dil tazminatı için kullanılıyordu!

Bu yüzden YÖKDİL diye bir sınav icat edildi!

Bu sınavı, geçen yıla kadar Anadolu Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi birlikte yaptılar.

Sonra ÖSYM devraldı.

YÖKDİL oldukça kolay başladı, ‘ihtiyaç sahipleri’ aradan çıkarıldı ve adım adım zorlaştırıldı.

Şimdilerde YDS’den çok farklı değil!

****

Akademik çalışma ve akademik kariyer için yabancı dil yeterliği gerekli midir, diye sorulduğunda pek tabii ki “gereklidir” denir.

Zira giderek daha fazla küreselleşen, entegre olan bir dünyada yaşıyoruz, bilgi yerel olduğu kadar küresel/evrensel nitelikler taşıyor, yükseköğretim sistemleri arasındaki ilişkiler yoğunlaşıyor, yabancı dillerde yazılmış literatürü bilmek, araştırdıklarımızı, yazıp çizdiklerimizi dünyanın farklı bölgelerindeki insanlarla paylaşmak, ortak akademik çalışmalar yapmak, bunun için de gidip gelmek, farklı organizasyonlar örgütlemek falan gerekiyor.

Belirli bir yabancı dil yeterliğine sahip olmadan bunları yapabilmek mümkün değil!

Dolayısıyla akademik çalışma alanına giren kişiler bir ölçüde yabancı dil yeterliği kazanmış olmalılar ve zaman içinde bu yeterliği artırmalılar.

Peki akademik çalışma ve akademik kariyer için yabancı dil puanı zorunlu olmalı mı?

Yüzeysel olarak bakıldığında, “madem ki gerekli o halde zorunlu olsun” denebilir.

Ancak, mesele o kadar kolay değil!

Bir kere akademik çalışma ve kariyer için baz alınan sınavlar kişilerin yabancı dil yeterliklerini belirlemek açısından ne kadar etkili?

Belirli bir kelime, bağlaç, yapı... setini bellemeyi gerektiren çoktan seçmeli bir sınav olan YDS’den başarılı olmak kişinin yabancı dil bildiğini ve bunu aktif olarak kullanabildiğini gösterir mi?

Peki alamamak kişinin yabancı dil yeterliği taşımadığını…

Daha önemlisi bizim gibi ülkelerde yabancı dil yeterliği kazanmak sınıfsal bir nitelik gösterir.

Belirli bir kesim, çocukluğundan itibaren elverişli koşullar bulur ve dil becerilerini geliştirir, toplumun geniş yığınları ise, elverişli koşullara sahip değildir ve kamu eğitim sistemi içinde, en iyi ihtimalle, tense geçişlerini ezberlemekten ibaret bir dil (İngilizce) yeterliği kazanır.

Çoğu zaman, yabancı dil yeterliği bir tür ‘insan sermayesine yatırım'ın (kolejler, özel dersler, dershaneler, kurslar…) semeresidir.

Doğallığıyla yatırım yapacak kişinin bir akara sahip olması gerekir!

Bu açıdan meseleyi sadece tanımlanmış kriteri karşılamak olarak değerlendirmek sınıfsal olarak topluma yukarıdan bakmak olur (bkz.İlber Ortaylı, Celal Şengör'giller).

Eğitim sisteminde ve genel olarak toplumsal kültürde yabancı dil yeterliklerini artırmaya/geliştirmeye dönük temel bir yapılanmaya ihtiyaç vardır.

Ki bu etkili bir kamu politikası ile karşılanabilecek bir ihtiyaçtır.

Peki toplumun ya da adayların ihtiyaçları kısa vadede karşılanamadığında neler yapılabilir?

Akademik çalışma alanına, öğrenci veya akademisyen olarak girişte, yabancı dil yeterliği konusunda yüksek barajlarla başlanmayıp, adaylar, öğrenciler, öğretim elemanları yabancı dil yeterliklerini artırmaya dönük olarak desteklenebilir.

Nasıl mı?

Üniversitelerin yabancı dil öğretimi birimleri neden var?

Öğrenci ve öğretim elemanı değişim programlarını geliştirmek işe yaramaz mı?

Ve son bir değini; belirli bir akademik uzmanlık alanı içinde yıllarca çalışmış ya da yabancı dil becerileri düşük ama alan yeterlikleri yüksek insanlar konusunda yabancı dil barajlarını farklı uygulamak gerekir.

Zira, alanında son derece başarılı, öğretim becerileri gelişmiş ama salt merkezi bir dil sınavından belirli bir puan alamadığı için akademik kariyerini sonlandırmak zorunda kalan nice iyi öğretim elemanı var.

 

 

 

 

 

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İktidardan Kurtulmak!

Siyaset biliminin temel kavramı devlet değilse, iktidardır. İktidar, “toplum için son sözü söyleme yetkisi” olarak kavramsallaştırılan e...