Bir Giritli şöyle demiş: Tüm Giritliler yalancıdır!
Bir akademisyen aşağıdakileri söylemiş.
Gelin de çıkın işin içinden!
****
Akademisyen yabancılaşmış bir varlıktır.
Akademik olarak belirli bir
alanda bilgisini, görgüsünü, deneyimini artırırken aynı zamanda
toplumsal yaşamın vasatından kopup kendine özgü, ketum bir yaşam içinde
devinmek anlamında spesifik hale gelmiştir.
Hani bir söz vardır ya,
mealen 'elinizdeki yalnızca bir çekiç ise herkesi ve her şeyi çivi gibi
görmeye eğilimli olursunuz' diye.
Akademik alanda insanın çok yönlü yaşamasının ve gelişmesinin gereğinden
sıklıkla söz edilir ama kimse (hadi birkaç kişiyi ayırayım da umut yok
olmasın!) çok yönlü yaşama ve gelişme denilen nosyonun öznesi olma
kaygısı duymaz.
Herkes entellektüel ve beşeri uğraşların,
edebiyatın, sanatın, sporun, müziğin, sinemanın, tiyatronun...iyi
uğraşlar olduğu konusunda hemfikirdir ama çok az insan yaşamını bu tür
uğraşlar içinde anlamlandırmaya çalışır.
Aksine kendini, YÖK
Kanunu'nun çerçevesini çizdiği akademik sıradüzen içinde, bir yığın
yabancılaştırıcı teamüle bağlı olarak, salt işte varetmeye yönelir.
Hele idarecilik denilen işlev kendini salt işte varetme yönelimine sahip yabancılaşmış kişiye pek çekici görünür.
Zira, en üstten, en ehil kişi olarak çekiç sallama imkanı sağlar!
Öyle insanlar vardır ki akademiyada, (ki akademiya askeriyeye bu
yönüyle çok benzer) emekli olduğunda bile rütbelerini kullanabileceği
mekanlara ihtiyaç duydukları için bir gün olsun okuldan ayrılmaz.
Onsuz ilim-irfan işlerinin sağlıklı yürüyemeyeceği kanaatini sonuna (ki Karşıyaka'da kılınan namazdır bu!) kadar muhafaza eder.
Kampüsün dışına koysanız faunasını kaybetmiş gibi olur!
Hani "Esaretin Bedeli" filminde bir cezaevi kütüphanecisi vardır; Brooks.
Uzun yıllar cezaevinde kalmış ve dışarıda yaşamanın ne demek olduğuna yabancılaşmıştır.
Çıktığında bir markete kasiyer yardımcısı olarak yerleştirirler.
İşi gereğince yapabilmesi mümkün değildir.
Cezaevinde kaldığı uzun yıllar sonucunda, yolda karşıdan karşıya geçmeyi bile başaramayacak hale gelmiştir.
Nihayetinde dışarıda yaşamayı başaramaz ve 'Brooks was here" (Brooks
buradaydı) diye bir not yazdığı misafirhanenin tavanına kendini asar.
Elbette akademiyada Brooks'un yaptığını kimse yapmaz!
5 Haziran 2016 Pazar
Akademisyenler Üzerine!
Etiketler:
Kişisel Yazılar ve Denemeler

Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
İktidardan Kurtulmak!
Siyaset biliminin temel kavramı devlet değilse, iktidardır. İktidar, “toplum için son sözü söyleme yetkisi” olarak kavramsallaştırılan e...
-
Yazar/düşünür Nietzsche pek tevazu sahibi bir insan değildir. Gündelik yaşamında çok ince, çok nazik, çok alçak gönüllü bir insanmış b...
-
Bir zaman büyük yazar Dostoyevski bir soru sormuş: " Bir kentin mutluluğu, her gün bir kızın işkence görmesine bağlı olsaydı o kentin ...
-
Başlığı, vaktiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dile getirdiği bir söze istinaden koydum. Erdoğan muhtemelen dile getirdiği yaklaşımın akadem...
-
Literatürde ahlak ile etik arasında belirli farklar olduğu üzerinde durulur. Doğru ve yanlışı birbirinden ayırt etmekten söz edildiğinde (...
-
Haberin başlığı şöyle: "Yatılı okumak önemli beceriler kazandırıyor." Neymiş o önemli beceriler (ve faydalar) diye bakıyorum. ...
-
Bir süre araba ile yaşayıp, kısa bir zaman için de olsa, arabasız kalmak ciddi bir zorluk gibi geliyor insana. Benim emektarın yıll...
-
Dünya'da üç kurum vardır ki birbirine benzer; askeriye/kışla, manastır ve üniversite. Bu üç kurum, otorite, katı hiyerarşik düzen, çok ...
-
"...makinalaşmak istiyorum! mutlak buna bir çare bulacağım ve ben ancak bahtiyar olacağım karnıma bir türbin oturtup kuyruğu...
-
Kendi halinde olan insan, başkasının halinde değildir! Yaşam bağlamı içine sıkışmış, çevresine yabancılaşmış, duyarlık seviyesi düşmüş, kol...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder