Akademiya geniş bir alandır; içinde her türden tutunum çabasına tanık olunur!
Kimi kendi tekkesini özgül bir bilim disiplini olma çabasının üzerine
inşa eder; kendini epistemoloji ve ontoloji cevherlerinin en sıkı
işleyeni olarak sunar; köken bilimci bir uğraşa girişir, yolu atalar
kültünden geçer, akademik kominite falan der de sonuçta tekkesi uzlaşmaz
tekilliğe sıkışır kalır!
Kimi pek eleştirel,
bir o kadar da vizyonerdir! Özgül bir eğitsel konuyu/sorunu heybesine
koyduğu gibi pazara yollanır! Orada, burada dolanır da bir türlü
satıştan tatmin olmaz! Yeni pazarlar aranır durur!
Kimi pek
politiktir! Akademiyanın vasatında tartışılanlara 'yüce idealler'in yön
verdiği 'her derde deva' kavram ve kuram setleri ile müdahil olmayı
'politikanın dibi' beller de bir vakit söylemlerin içinde beyhude
dolanır.
......
......
Bir soru kalır akıllarda: Dervişe tekke mi lazım yoksa tekkeye derviş mi?
6 Haziran 2016 Pazartesi
Dervişe tekke mi lazım yoksa tekkeye derviş mi?
Öğretmen bir babanın ortanca oğlu olarak Sungurlu'da doğdum. Manisa'nın Kırkağaç (Gelenbe), Salihli ve Akhisar ilçelerinde çocukluğumu ve ilk gençliğimi geçirdim. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne kaydolduğumdan bu yana Ankara'da yaşıyorum.
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi Anabilim Dalı'nda öğretim üyesiyim. Evliyim. Renas ve Kayla'nın babasıyım.
Akademik çalışma alanım dışında edebiyat, siyaset felsefesi ve sporla ilgiliyim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder