Hakkımda

4 Haziran 2016 Cumartesi

Mahalle, berber, yarı yapılandırılmış görüşme...

Favori yöntemsel tercihim yarı yapılandırılmış görüşmedir.
Yalnızca akademik çalışmalarımda değil gündelik hayatımda da!
Yarı yapılandırılmış görüşme, sıklıkla kullanılan bir nitel araştırma tekniğidir.
Bu tekniği kullanırken, bir görüşme formu kullanırsınız ama görüşmeden farklı olarak alt açıcı sorucuklarınız vardır.
Gerekli görüdüğünüzde, derinlemesine bilgi toplamak ya da açıklığa kavuşmamış hususları açıklığa kovuşturmak için görüşme sürecine müdahil olursunuz.
****
Bugün berberdeyim.
Berberlerin genelleşmiş bazı davranış tarzları var.
Bir müşteri geldiğinde önce o mahallenin insanı olup olmadığına bakıyorlar.
Kişinin yeniden gelip gelmeme olasılığını yorduyorlar böylece.
'Buralarda mı oturuyorsun abi?'
'Evet, hemen karşıda oturuyorum'
Ardından özenli bir traşa girişiyorlar, zira her köşe başı bir berber dükkanı.
Sonra bunun da 'müşteri bağlamaya' yetmeyeceğini düşünüyor olsalar gerek ki, nabza göre farklılaşan bir muhabbet başlıyor.
Müşterinin hassasiyetleri neyse onların da üzerinde durup destekledikleri şey o!
Ama önce müşteriyi bir tartmak lazım.
Önce buna izin veriyorum; memleket, ne iş yaparsın falan.
Karşıdakinin soru kotasını doldurmasını bekliyorum.
Bazıları gerçek değil ama samimi gibi görünen yanıtlar veriyorum.
Ardından sorma sırası bende.
Etrafta mülteciler var, bolca.
Demirlibahçe burası.
'Ne olacak bu Suriyeliler?' diyorum.
'Abi buradakiler Suriyeli değil, Iraklılar' diyor.
'Bizim kalfa ve çırak da Iraklı' diye ekliyor.
Gençten bir kalfa var yanda, zavallı bir çocuk var etrafta.
'Bizim kalfa' diyor, sevmediği belli, 'mesela bizde karışıklık olsa onlar bizi alır mı?' diyor.
'Memlekette aç insanlar var ama devlet bunların her ihtiyacını karşılıyor' diyor.
'O kadar da değil' diyorum. 'Bak sokakta sürünüyorlar, hem onları istismar etmiyor muyuz?' diye ekliyorum.
'Orası öyle' diyor, 'yarı parasına çalışıyorlar, millet bunları çalıştırıyor' diyor.
Hem 'Türkler çalışmıyor, memlekette iş çok ama bizim insanımız çalışmak istemiyor' diye ekliyor.
'Bak buraya çırak alıyoruz, bir laf söyleyemiyoruz, ikinci gün gelmiyorlar' diyor.
Iraklıların nasıl çalışkan olduğunu anlatıyor.
Berber 19 yaşındaymış.
'SBS'yi tutturamadım, okula devam edemedim, ben de bu yola girdim' diyor.
Ama 'açık lise okuyacağım' diye ekliyor.
'Birşey olmaz' diyorum.
Üniversiteyi bitirenlerin de büyük istihdam sorunları olduğunu anlatıyorum.
'Bir de askerlik sorunum var' diyor.
Ortamın çok kötü olduğundan, açık lisede dört yıl okuduktan sonra bedelli askerlik yapmak istediğinden söz ediyor.
'Suriye işleri ne olur' diyorum, 'uçak düşürme falan'.
Önce 'ben o işleri bilmem' diyor ama tereddütü kısa sürüyor.
'Rusya diyor, güçlü devletmiş, hem bir söz diyorlar, ayı ile dansa kalkan ayı bırakmadan dans pistinden inemezmiş' diyor.
'İşler kötü ama toplum bir adamın lafına bakıyor' diyor.
'Biri var herşeye 'hayır' diyor' diye ekliyor.
Anlaşılan bu tür soruların bir CHP'liden gelebileceğini yorduyor bizim berber!
Biraz da o yöne meyilli gibi.
Tıraş bitiyor, iyi oldu, zavallı Iraklı çırak montumu tutuyor, utanarak bir lira yuvarlıyorum eline.
Bir işe yarar mı diye düşünüyorum sonra!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İktidardan Kurtulmak!

Siyaset biliminin temel kavramı devlet değilse, iktidardır. İktidar, “toplum için son sözü söyleme yetkisi” olarak kavramsallaştırılan e...