Hakkımda

30 Kasım 2016 Çarşamba

Bir başka sınav görevinden izlenimler


Geçen hafta sonu, Açık Öğretim Fakültesi sınavları için bir lisede görevliydim.
İki gün ve dört oturum.
Aynı zamanda bir ilçenin Milli Eğitim Şube Müdürlerinden olan okul müdürü ile (şimdilerde yerine okulda bir müdür yardımcısı vekalet ediyormuş) uzun uzun sohbet etme şansı buldum.
Birlikte sınav yönetimi görevi yaptığım bir meslektaşım ve birçok öğretmenle de...
Benim için insan ilişkileri düzlemi bir tür araştırmadır!
Gözlem ve yarı yapılandırılmış görüşme teknikleri ise vazgeçilmez araştırma tekniklerim.
Yarı yapılandırılmış görüşme tekniğini kullanırken, muhatabınıza (çalışma grubu diyelim) bazı sorular sorarsınız ama görüşme tekniğinden farklı olarak soru sormakla kalmaz, sorduğunuz şeyi alt açıcı sorular ve ifadelerle desteklersiniz.
Görüşmenin gidişatına göre de görüşme sürecine müdahalelerde bulunursunuz.
Elbette yaptığınız şey manüpülasyona dönük olmaz.
Manasız polemiklere girmekten de sakınırsınız.
Siz, temel yargılar belirten, son sözü söyleyen kişi değil, kişilerin görüşlerini olabildiğince kapsamlı ve açık ifade etmelerine yardımcı olan bir araştırmacı olmalısınız ki yaptığınız iş bilim olsun!
Bilimsel araştırmanın önemli ilkelerinden biri de çalışma grubuna zarar verebilecek şeylerden kaçınmaktır.
Dolayısı ile, genel geçer şeylerden öte, sanal ortamda veri paylaşmak doğru değil.
Yani izlenimlerimi özele inmeden, meseleleri spesifik hale getirmeden aktarmak durumundayım.
****
Her zaman olduğu gibi okulun fiziksel yapısı ve donanımı ile başlıyorum.
Okul oldukça iyi durumda.
Sıralar ve sandalyeler yeni, store perdeler var, okulun tüm üniteleri boyalı, temiz, malzemesi de bulunan iki laboratuarı var, tuvaletleri temiz, gerekli herşey var...

'Nasıl kaynak buluyorsunuz' diye soruyorum müdüre.
'Daha çok Bakanlıktan' diyor.
'Peki standart ödeneklerden mi faydalanıyorsunuz, başka desteklere mi ulaşıyorsunuz' diyorum.
'İşini bilen' Bakanlıktan fazlasını alabiliyormuş!
Okulun girişinde tüm okullarda olduğu gibi 'stratejik planın gereklilikleri' var; okulumuzun misyonu ve vizyonu; evrensel ve ulusal olanı birleştirmek, seçkin öğrenciler yetiştirmek...
Bunlar yanında okulun stratejik amaçları ve hedefleri ayrıntılı bir şekilde sıralanmış; bireylerin eğitim ve öğretime adil şartlar altında erişmesini sağlamak ilk amaç, karşısında devamsızlıkların nedenini tespit etme hedefi var...
Bir de okulun hizmet standartları tablosu var; okulda verilecek hizmetlerin, kimler tarafından, kaç dakikada, nasıl görüleceğini ayrıntılı bir şekilde gösteren bir tablo.
Bizim oğlanın kreşinde asılı yangına müdahale ekibi tablosunu getiriyor aklıma; ekip başı, ekip elemanları...
Keşke retorikle gerçeklik aynı olsa!
Okulda ekstra bir köşe var.
Yavuz Sultan Selim'e ilişkin bir anlatı.
Padişah pek naif bir zat-ı muhteremmiş.
Şiirler yazar, iyi satranç oynar, büyük hülyalara dalarmış.
Henüz şehzade iken, tevdili kıyafete bürünüp bir abdal olarak Şah İsmail'in memleketine gitmiş.
Şah ile satranç oynamış ve onu mat etmiş de sinirlenen Şah buna bir tokat akşetmiş.
Onuru kırılan şehzade orada bir beyit dillendirmiş.
Mealen, 'sanma ki şöyledir böyledir, bir zaman gelir görürsün' demiş o beyitte.
Ki Çaldıran'da görmüş!
Bunlar bir kişiyi ve anlayışı güçlendirmek için sonradan dile getirilen anlatılar işte.
Bir ihtiyaca karşılık gelsin diye üretiliyorlar.
***
Sınav görevleri lazım!
Kamu görevlilerinin maaşları yeterli değil, gerçi bir kısmının cebi değil gönlü fakir!
Neyse, 'sınav görevlileri adil belirleniyor mu' sorusuna yanıt arıyorum.
Atatürk Üniversitesi de açıköğretim sınavları yapıyor.
Sınavı İl Milli Eğitim organize ediyormuş.
Görevliler; 'ben, sen, bizim oğlan.'
Bir müdür yardımcısının ifadesine göre, 'işini bilene görev çok.'
***
İlk günki sınavda bolca çarşaflı ve takkeli-sarıklı-şalvarlı aday var.
Öyle hergün sokakta görebileceğiniz insanlar değil.
Bazı adayların sadece gözleri ve burunlarının bir kısmı görünüyor.
Yüzlerini göstermiyorlar.
Kuran-ı Kerim okumuşluğum var.
Kitap'ta tesettür çok net tanımlanıyor.
Böyle değil.
Demek ki 'yorum zenginliği' var diyorum.
Ama sınav güvenliği için kimlik kontrolü yapmak ve kimlikleri adaylara bakarak doğrulamak lazım.
Sonra, takkeliler takkelerini çıkarmadan sınavda olmak istiyorlar.
Oysa adayların şapkalarını çıkarttırıyoruz.
Salon başkanının Cumhuriyetçi refleksleri güçlü ama 'usulsüzler' de arkalarını pek güçlü hissediyorlar!
Neyse kadın görevli bulup kimlikleri doğruluyoruz.
Takkeliler de çok ısrarlı iseler karışmıyoruz.
Zira usule uygun davranırsak 'arka' ile karşılaşabiliriz!'
***
Milli Eğitim Sistemi'nde işlerin pek iyi gitmediği herkesin malumu!
Bakan'ın 'sistemin fevkalade olduğu' yönündeki açıklamasını anımsatıyorum.
Gülümsüyorlar.
Bakanlığın en üstünden en altına kadar, objektiflik, liyakat gibi ilkelere fazlaca riayet edilmediği için, yaygın bir işbilmezlik olduğundan söz ediyorlar.
Bir de genel bir tedirginlik var.
Bir gece KHK ile işten atılma korkusu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İktidardan Kurtulmak!

Siyaset biliminin temel kavramı devlet değilse, iktidardır. İktidar, “toplum için son sözü söyleme yetkisi” olarak kavramsallaştırılan e...