14 Temmuz 2017 Cuma
Trabzon İzlenimleri - Volume I
7-9 Temmuz tarihleri arasında YÖKDİL Sınavı temsilcilerinden biri olarak Trabzon'da bulundum.
Bu yazıda, yolculuğuma ve Trabzon'a ilişkin izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Nedendir bilmem Pazar günü yapılacak sınav için Cuma sabahında uçağa binmemiz isteniyor.
'Belki toplantı yapacaklardır' diye düşünüyorum ama yokmuş öyle birşey de!
Sabahın 6'sında Kızılay'dan kalkan Belko otobüsüne yetişmem lazım.
Melih Gökçek, çok yönlü bir operasyon ile, Esenboğa'ya yolcu taşıma işine girmiş, bununla da kalmayıp HAVAŞ'ın bu alandaki etkinliğini bitirmişti.
Kızılay'a doğru yürüyorum.
Yerde bildiriler var.
'Iraklı Türkmenler' imzalı.
Şöyle bir göz atıyorum; devletimize müteşekkir bir topluluk olduklarından ve 'başka ulusal topluluklar'ın karıştığı söylenen suçlarla ilişkilendirilmelerinin yanlış olduğundan söz ediyorlar.
Belli ki toplumda giderek yaygınlaşan 'göçmen karşıtlığı'ndan tedirginler.
'Onlar Suriyeli ve Arap, biz onlardan değiliz' diyerek kendilerini korumaya çalışıyorlar!
Keşke 'mazlumlar' birbirlerini hedef göstermek ya da kendilerini hedef tahtasından silmeye çalışmak yerine, tehditin kaynağına karşı birlikte hareket edebilseler!
Havalimanında 104 numaralı kapı.
Daha zaman var.
Etraftaki insanlar garip.
Bu kadar çok sayıda kara çarşaflı ve peçeli insanı birarada görmemiştim.
Çocuk yaşta olanlarda bile çarşaf var.
Erkekler ise, kendilerine özgü sakalları ya da sakal kesimleri dışında, bizler gibi giyinmişler.
Suudi Arabistanlı turistlermiş bunlar.
Yeşili ve suyu severlermiş.
Bu yüzden de Trabzon, Rize gibi yerler favori tatil alanları arasındaymış.
Suudilerle zenginleşen Anadolu Jet uçağının içi dolmuştan farksız.
Suudiler çoluk çocuk kafalarına göre oturmuşlar.
Uçağa girişte kulak misafiri olduğum kabin görevlileri arasındaki konuşmaya göre, bir Ortadoğu'lu Araplar bir de İsrailliler 'problemli yolcu' kategorisi oluşturuyorlarmış.
İki 'düşman' topluluğun yanyana gelip bir kategori oluşturması şaşırtıcı olarak değerlendirilebilir ama değil aslında!
Aynı coğrafyanın insanılar, dini kuralların ve geleneklerin yaşamı büyük ölçüde refere ettiği toplumlara sahipler, ki tarihsel olarak bakıldığında Sami kavimleri bunlar!
Ankara Üniversitesi'nden 3 kişi olmalıyız.
Anadolu Üniversitesi'nden de 3-5 kişi olmalı.
Etrafta akademisyene benzeyen tipler var ama Trabzon'a ininceye kadar kimse ile ahbaplık yapasım yok!
Gerçi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nden 2 kişiyiz ve birbirimizi tanımıyoruz.
Haklı olarak garip karşılanan bu durum bizim için çok normal!
Biz böyleyiz!
Trabzon serin, biraz da nemli.
Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden sınav koordinasyonunda görevli hoca çok düşünceli.
Bizi tek tek arayıp isteklerimizi soruyor, araç gönderip bizi Kampüs girişindeki Koru Otel'e yerleştiriyor.
Böylece hepimiz birbirimizi görmüş ve tanımış oluyoruz!
İkinci gün için Uzungöl gezimiz var.
Ama görevli hocalar turist moduna şimdiden girmiş durumdalar.
Erken kalkmış olmanın yorgunluğu var üzerimde ama grup davranışının dışında kalıp ilk günden ayrık otu görüntüsü çizmek istemiyorum.
İstikametimiz Atatürk Köşkü.
130 yıllık bir köşkmüş burası.
Vaktiyle bir Rum zengini yaptırmış.
Dönemin Avrupalı mimarları köşk yapımına emek vermiş.
Bu köşk, adamın yazlık köşküymüş, kentte bir de kışlık olanı varmış.
Köşk, Cumhuriyet Dönemi'nde Atatürk ile anılmaya başlanmış.
Gazi, Trabzon'a geldiğinde burada kalırmış.
Vasiyetini burada yazdığı söyleniyor.
Bina kentin yüksek tepelerinden birinde.
Erdoğdu Mahallesi'nden yukarıya doğru çıkıyoruz.
Minübüs şoförü rehberlik yapıyor.
Geçen yıllarda fındıklıkmış buralar.
Hızla yapılaşmış.
Bir yanda çok katlı TOKİ'ler var, diğer yanda 'mühendislik harikası' diğer çok katlılar.
'Ne yaparsınız, yerleşim için toprak yok' diyor şoför.
Sanki her yere yerleşmek zorunluymuş gibi!
Etiketler:
Kişisel Yazılar ve Denemeler
Öğretmen bir babanın ortanca oğlu olarak Sungurlu'da doğdum. Manisa'nın Kırkağaç (Gelenbe), Salihli ve Akhisar ilçelerinde çocukluğumu ve ilk gençliğimi geçirdim. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne kaydolduğumdan bu yana Ankara'da yaşıyorum.
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi Anabilim Dalı'nda öğretim üyesiyim. Evliyim. Renas ve Kayla'nın babasıyım.
Akademik çalışma alanım dışında edebiyat, siyaset felsefesi ve sporla ilgiliyim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
İktidardan Kurtulmak!
Siyaset biliminin temel kavramı devlet değilse, iktidardır. İktidar, “toplum için son sözü söyleme yetkisi” olarak kavramsallaştırılan e...
-
Yazar/düşünür Nietzsche pek tevazu sahibi bir insan değildir. Gündelik yaşamında çok ince, çok nazik, çok alçak gönüllü bir insanmış b...
-
Bir zaman büyük yazar Dostoyevski bir soru sormuş: " Bir kentin mutluluğu, her gün bir kızın işkence görmesine bağlı olsaydı o kentin ...
-
Başlığı, vaktiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dile getirdiği bir söze istinaden koydum. Erdoğan muhtemelen dile getirdiği yaklaşımın akadem...
-
Künye: Soydan, T. (2017). Türkiye’de Karma Eğitim Tartışmaları: Eleştiriler ve Yanıtlar, Öğretmen Dünyası Dergisi , Yıl: 38, Sayı: ...
-
Literatürde ahlak ile etik arasında belirli farklar olduğu üzerinde durulur. Doğru ve yanlışı birbirinden ayırt etmekten söz edildiğinde (...
-
Haberin başlığı şöyle: "Yatılı okumak önemli beceriler kazandırıyor." Neymiş o önemli beceriler (ve faydalar) diye bakıyorum. &q...
-
Bir süre araba ile yaşayıp, kısa bir zaman için de olsa, arabasız kalmak ciddi bir zorluk gibi geliyor insana. Benim emektarın yıll...
-
Dünya'da üç kurum vardır ki birbirine benzer; askeriye/kışla, manastır ve üniversite. Bu üç kurum, otorite, katı hiyerarşik düzen, çok ...
-
"...makinalaşmak istiyorum! mutlak buna bir çare bulacağım ve ben ancak bahtiyar olacağım karnıma bir türbin oturtup kuyruğu...
-
Bir zaman yazmıştım, insan ilişkilerini doğru anlayabilmek için vahşi yaşam belgesellerini takip etmenin pek faydalı olduğunu! Sonra Üs...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder