Hakkımda

31 Ocak 2020 Cuma

Araçlar ve Amaçlar

Araçlar ile amaçlar arasında nasıl bir ilişki olduğu/olması gerektiği sorusu siyaset felsefesinin önemli konularından birini oluşturur.
Kötü ya da ahlaki olmayan araçlar kullanılarak yüce ideallere ulaşılabilir mi?
Yoksa kullanılan araçlar amaçların niteliğini belirler mi?
Sahi bu işin bir orta yolundan/kararından söz edilemez mi?

****
Dostoyevski'nin ünlü eseri "Suç ve Ceza"da Raskolnikov adlı genç bir hukuk öğrencisi vardır; sorarsanız, öğrenimini tamamlamak ve böylece ülkesine yararlı bir hukukçu olmak istemektedir.
Yazık ki bu 'yüce ideali' gerçekleştirecek geçimsel temelden mahrumdur.
Beş parasız kötü bir yaşamın insanıdır.
Eşyalarını rehin vererek bir miktar borç alabildiği yaşlı tefeci kadını öldürmeyi ve parasını almayı düşünür.
Böylece yolunu yürüyebilecektir.
'Yüce ideali' nazarında yaşlı bir tefecinin  hayatının ne değeri olabilir ki?

****
Rusların eski takvimine göre 17 Ekim, miladi takvime göre 7 Kasım 1917'de Sovyet Devrimi gerçekleşir.
Devrim sonrasında ilk oluşan iktidar bir koalisyondur; Bolşevikler, Menşevikler, Sosyalist Devrimciler...
Kimse kimsenin varlığına kast etme niyetinde değil gibidir.
Muhalifleri şiddet kullanarak bertaraf etme fikri dehşet vericidir!
Ama bir zaman sonra tarihin şiddet tekerleği dönmeye başlar.
O kutlu inşa nazarında partilerin, muhaliflerin, hatta yoldaşların hayatlarının ne değeri olabilir ki?

****

Kişi islamcıdır; sorarsanız, İslam şeriatının egemen kılınması, Allah'ın rızasının gerçekleşmesi, ümmetin birliğinin ve dirliğinin sağlanmasıdır ulvi hedefi!
Kişi sosyalisttir, sorarsanız, emek - sermaye çelişkisine nihai bir çözüm bulunması; eşit, özgür, kardeşçe bir düzen kurulmasıdır ulvi hedefi!
Kişi X milletinin/halkının milliyetçisi/yurtseveridir; sorarsanız, ufkunun genişliğine, meşrebine göre, soyunun, boyunun bekası, milletinin/halkının kurtuluşu, saadeti, yücelmesidir ulvi hedefi!
Bunlar öyle ulvi hedeflerdir ki, yeri gelir cari olan hukuk düzenini, toplum değerlerini, siyaset etme tarzlarını aşmayı, onlara itibar etmemeyi gerektirir!
Kişi İslamcı ise, cari olan batıldır; sosyalistse, düzen unsuru; milliyetçi/yurtsever ise, yabancı.
Ulvi hedefe yönelik uğraşta, Batıl, düzen unsuru ve yabancı sözkonusu olduğunda, ihlalin bir karşılığı yoktur.
Kişiyi hedefine yaklaştıran şey iyi, uzaklaştıran şey ise kötüdür!
Bu araçsal akıl yürütme, bu pragmatist tarz, bir zaman sonra dejenerasyona varır.
Hedef bir manüpülasyon, araç ise amaç haline gelir.
Kişi meşrebine göre, batıl, düzen unsuru veya yabancı olur!
Neden derseniz; araçlar evrenseldir ve amaç ne kadar ulvi görülürse görülsün araçlar amaçları belirler.
Bilmem ülkemiz için birşeyler anlatabildim mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İktidardan Kurtulmak!

Siyaset biliminin temel kavramı devlet değilse, iktidardır. İktidar, “toplum için son sözü söyleme yetkisi” olarak kavramsallaştırılan e...