Hakkımda

5 Haziran 2016 Pazar

Sınav Görevinden Notlar!

Bir merkezi sınavda "sınav merkezi temsilcisi" olarak görev yapıyorum.
Hani ÖSYM sınavlarında gelip etrafta noksan/kusur arayan 'hızır paşalar' var ya onlar gibi yani.
Bir tür 'politbüro görevi' ifa ediyorum.

İş rahat gibi, parası da iyi ama hiç memnun değilim!
Sınıflara giriyorum, görevliler bacaklarını topluyor, ayağa kalkıyor, karıştırdıkları mobil telefonlarını ve yazıp çizdikleri kağıtları saklıyorlar...
Hiyerarşik bir düzeneğin en üstünde olmak, 'tedirgin olunan şahıs' haline gelmek çok rahatsız edici!
Hızla işimi yapıyor ve sınıflardan çıkıyorum.

Sorumlu olduğum birkaç okul/blok var.
Ankara'nın üniversite sınavı kazandırma ve sınavda derece yaptırma konusunda en başarılı liselerinden biri.
"Sınav bina yöneticisi" okul müdürü.
"Bina sınav sorumlusu" ise kadın bir profesör.
Bir süre yanlarında oturuyorum.

Okul müdürü diyor ki: "Buraya hocalar geliyor, onlarla da konuşuyoruz, asistanlar artık çekinmiyormuş hocalardan, eskiden hocaya bağlılık, hocadan korku varmış, hoca 8'de okula geliyorum diyor, asistan 9.30'da geliyormuş..."

'Gönlünüzü ferah tutun birçok yerde 'bağlılık' da 'korku' da yerli yerinde duruyor', diyorum.
'Akademik alanda insanların memurlar gibi mesai yapmasını beklemeyin, ben de okul devamlılığını önemserim ama bunu belirli saatlere bağlamak doğru olmaz, asistanlar çoğu zaman evde çalışırlar, hele tez süreçlerinde yeri gelir sabahlarlar', diyorum.
Sonra, 'asistan neden hocasından çekinsin ki, işini layıkıyla yaptığı sürece kendi özgün varoluşuna odaklansın, özgür ve özerk bir bilim insanı olarak gelişme kaygısı duysun', diyorum.

Söylediklerimin bir karşılığı olmuyor.

Profesör hoca beni hiç duymamış gibi yapıyor.
'Özellikle ÖYP'liler diyor, diğerleri kadro beklentisine gireceği için sözümüzden çıkmıyorlar ama ÖYP'liler nasıl olsa 4-5 yıl sonra çekip gideceğim diye söz dinlemiyor, hiç düşünmüyorlar ileride bir jüride karşılarına çıkacağımı, Doçentlikte karşıma gelsin bakalım ne oluyor' diyor.
Sonra devam ediyor: 'Bir asistan hocasına bağlı kalacak, onunla çalışacak, gidip de başka bir hoca ile çalışmaya kalkışırsa doktorasını bitirebiliyor mu gösteririm ona, sonra da kapımın önünde ağlar zırlar durur' diyor.

İş ve kariyer güvencesinden, kamu hizmetinin niteliklerinden, gayri şahsi ilişkilere yönelmemiz, bu açıdan 'işin gereğine uygun' şekilde davranmamız gerektiğinden, haktan, hakkaniyetten... söz edecek oluyorum.

Boş!

Sonra "Böyle Buyurdu Zerdüşt"te Zerdüşt'ün ilk kez "pazar yeri"ne gidip de anlaşılmaktan umudunu kestiği zaman dediği gibi, 'bu kulaklara göre ağız değilim ben' deyip dışarı çıkıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İktidardan Kurtulmak!

Siyaset biliminin temel kavramı devlet değilse, iktidardır. İktidar, “toplum için son sözü söyleme yetkisi” olarak kavramsallaştırılan e...