Hakkımda

29 Ekim 2019 Salı

Sosyal Tutunumun Farklı Yüzleri




                                                                 “Evet dostum, komşularının tedirgin vicdanısın sen.”
                                                                                         (W.F.Nietzsche – Böyle Buyurdu Zerdüşt)

‘İnsan politik bir hayvandır (zoon politikon)’ demiş Aristoteles.
İnsanın, kendi kaderi ile ilgili söz söyleme, karar alma ve uygulama (yani siyaset yapma) potansiyeli/gücü olan yegâne varlık olduğunu vurgulamak için.
Belki bu açıdan yegâne varlık insan değil ama insanı tanımlayan temel özelliklerden birinin siyaset yapmak olduğu açık!

Bir de insanın sosyal bir hayvan olması var.
Kuşkusuz insan topluluk/toplum halinde yaşamaya eğilimli bir varlık.
Bir leopar/pars değil!
Leoparlar ya da Güney Amerika’da ki adlarıyla parslar yalnız yaşarlar.
Yalnızca türlerinin devamını sağlamak için, kısa bir süreliğine bir araya gelir ve sonra yollarına giderler.
İnsanlar ise, doğumdan mezara kadar dar ya da geniş sosyallikler içinde devinir, tüm yaşamlarını çeşitli sosyal ağlar içinde geçirirler.

İnsan yaşamı için sosyal tutunum olmazsa olmaz gibi görünen bir mekanizmadır.
Bu bazen gönüllerde kalan, kişiyi soyut/manevi olarak güdüleyen içsel bir bağdır.
Bazen bir düşünce ya da değer ekseninde konumlanmak; bir gruba, bir topluluğa, bir örgüte dâhil/ait olmaktır.
Bazense belirgin çıkar ağlarına dâhil olmak, otorite(ler) ekseninde şekillenen pramider çıkar halkaları içinde konumlanmaktır.

Birkaç tereddüt:
‘Nihayetinde sosyal tutunum, herkes için varlığını elverişli koşullarda korumak ve geliştirmek için verilen uğraştır, bazen öyle bazen böyle!’
‘Ha bir düşüncenin, değerin insanı olup eza çekmişsin ha da bir çıkar ağının parçası olup ona hizmet ederek türlü avantajlar elde etmişsin!’
‘Hangi düşüncenin ve değerin insanı olduğun da öze ilişkin bir farklılık doğurmaz, nihayetinden sosyal bir varlık olmanın gereğini yerine getirmişsin!’

Mesele, yaşam ormanında, ne pahasına olursa olsun, göreli olarak elverişli koşullarda hayatta kalmak ve av alanını genişletmekse, yukarıda anılan tereddütlerin bir karşılığı vardır.
Ama üstad Nietzsche’ye gidip ‘yaşamın anlamı yaşamın kendisinden değerlidir’ dersek, farklı sosyal tutunum çabaları için bir değer skalası oluşturmamız gerekir.

Mesela şöyle:
İnsanlığın (ve tüm canlıların) ortak iyiliğini gerçekleştirmeye dönük düşünce ve değerler içinde sosyalleşmek en üst basamakta yer alır.
Kendi yaşamının dar sınırlarına çekilmek, başkalarının yaşamlarına yabancılaşmak, insanları (ve diğer canlıları)  araçsal olarak değerlendirerek sosyalleşmek en alt basamakta...
Diğerleri bu iki basamak arasında bir yerlerde konumlanır.

Peki, yüce ideallere dönük olarak devindiği iddiası ile maddi ve manevi doyum elde etmeye çalışan kişilerin sosyal tutunum çabaları nerede yer alır?

Skalanın dışında kuşkusuz!
Çukurda.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İktidardan Kurtulmak!

Siyaset biliminin temel kavramı devlet değilse, iktidardır. İktidar, “toplum için son sözü söyleme yetkisi” olarak kavramsallaştırılan e...