“Evet dostum, komşularının tedirgin vicdanısın sen.”
(W.F.Nietzsche –
Böyle Buyurdu Zerdüşt)
‘İnsan politik bir hayvandır (zoon politikon)’ demiş
Aristoteles.
İnsanın, kendi kaderi ile ilgili söz söyleme, karar alma ve
uygulama (yani siyaset yapma) potansiyeli/gücü olan yegâne varlık olduğunu
vurgulamak için.
Belki bu açıdan yegâne varlık insan değil ama insanı tanımlayan
temel özelliklerden birinin siyaset yapmak olduğu açık!
Bir de insanın sosyal bir hayvan olması var.
Kuşkusuz insan topluluk/toplum halinde yaşamaya eğilimli bir
varlık.
Bir leopar/pars değil!
Leoparlar ya da Güney Amerika’da ki adlarıyla parslar yalnız
yaşarlar.
Yalnızca türlerinin devamını sağlamak için, kısa bir süreliğine bir araya gelir ve sonra yollarına giderler.
İnsanlar ise, doğumdan mezara kadar dar ya da geniş
sosyallikler içinde devinir, tüm yaşamlarını çeşitli sosyal ağlar içinde geçirirler.
İnsan yaşamı için sosyal tutunum olmazsa olmaz gibi görünen
bir mekanizmadır.
Bu bazen gönüllerde kalan, kişiyi soyut/manevi olarak
güdüleyen içsel bir bağdır.
Bazen bir düşünce ya da değer ekseninde konumlanmak; bir
gruba, bir topluluğa, bir örgüte dâhil/ait olmaktır.
Bazense belirgin çıkar ağlarına dâhil olmak, otorite(ler)
ekseninde şekillenen pramider çıkar halkaları içinde konumlanmaktır.
Birkaç tereddüt:
‘Nihayetinde sosyal tutunum, herkes için varlığını elverişli
koşullarda korumak ve geliştirmek için verilen uğraştır, bazen öyle bazen böyle!’
‘Ha bir düşüncenin, değerin insanı olup eza çekmişsin ha da
bir çıkar ağının parçası olup ona hizmet ederek türlü avantajlar elde etmişsin!’
‘Hangi düşüncenin ve değerin insanı olduğun da öze ilişkin
bir farklılık doğurmaz, nihayetinden sosyal bir varlık olmanın gereğini yerine
getirmişsin!’
Mesele, yaşam ormanında, ne pahasına olursa olsun, göreli
olarak elverişli koşullarda hayatta kalmak ve av alanını genişletmekse, yukarıda anılan tereddütlerin bir karşılığı vardır.
Ama üstad Nietzsche’ye gidip ‘yaşamın anlamı yaşamın
kendisinden değerlidir’ dersek, farklı sosyal tutunum çabaları için bir değer
skalası oluşturmamız gerekir.
Mesela şöyle:
İnsanlığın (ve tüm canlıların) ortak iyiliğini gerçekleştirmeye
dönük düşünce ve değerler içinde sosyalleşmek en üst basamakta yer alır.
Kendi yaşamının dar sınırlarına çekilmek, başkalarının
yaşamlarına yabancılaşmak, insanları (ve diğer canlıları) araçsal olarak değerlendirerek sosyalleşmek en
alt basamakta...
Diğerleri bu iki basamak arasında bir yerlerde konumlanır.
Peki, yüce ideallere dönük olarak devindiği iddiası ile
maddi ve manevi doyum elde etmeye çalışan kişilerin sosyal tutunum çabaları
nerede yer alır?
Skalanın dışında kuşkusuz!
Çukurda.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder