Bilmem Mülkiye'de hâlâ okutuluyor mudur, değerli
Anayasa Profesörü Cem Eroğul'un "Anatüzeye Giriş" diye bir kitabı
vardır.
İlk baskısı 1996 yılında yapılmıştır.
Dört dörtlük bir ders kitabıdır.
Cem Hoca kitabına kavramsal ve kuramsal zemini
oluşturarak başlar ve bu zemin üzerinde Osmanlı-Türk anayasal gelişmelerini
tartışır.
Kitabın başında farklı dünya ülkelerinin tarihsel
ölçekte anayasal olarak nasıl bir gelişim gösterdiklerini kısaca değerlendirir.
(Bu konuda daha geniş bir değerlendirme için hocanın
"Çağdaş Devlet Düzenleri" kitabına bakmak gerekir.)
Kitapta belirli ülkelerin tarihsel gelişim
süreçleri, demokratik düzenler (İngiltere, Fransa, Amerika Birleşik
Devletleri), faşizm (Almanya, İtalya, İspanya) ve sosyalizm (Sovyet
Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Yugoslavya (?), Çin) başlıkları altında ele
alınır.
Hoca önce, seçtiği tarihsel örnekleri anayasal
gelişmeler açısından özetler, ardından da ülke gruplarına ilişkin ortak bir
tipoloji oluşturmaya çalışır.
Yani demokratik deneyimleri özetledikten sonra,
"demokratik düzenlerin ortak özellikleri" diye bir başlık atar ve
farklı deneyimlerden süzülen ortak ya da tipik özellikleri belirlemeye çalışır.
Aynısını faşist ve sosyalist deneyimler için de
yapar.
Cem Hoca'nın demokratik düzenler için ortak ya da
tipik olduğunu düşündüğü özellikler şöyle sıralanabilir:
-
Bunlar tarihsel olarak, gelişmiş kapitalist toplumsal düzenler olmuştur. Burjuva
sınıf öncülüğünde/egemenliğinde devinen ‘refah ekonomileri’ niteliğindeki
toplumlarda demokrasi gelişmiştir.
-
Bunlar üniter ya da federal nitelikte olabilirler ya da başkanlık,
yarı başkanlık ve parlamenter sistemle idare ediliyor olabilirler.
- Bunlarda güçler ayrılığı, denge ve
denetim mekanizmaları kurumsal olarak gelişmiştir.
- Bu
örnekler siyasal sistem, toplumsal kültür ve yaşam olarak laiktirler.
- Cumhuriyet ya da krallık adı
taşıyabilirler ama seçim ve temsil ilkesine dayalı bir siyasal işleyişe
sahiptirler (eşit ve gizli oy, açık sayım dökümün olduğu bir sistem).
- Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı,
insan hak ve hürriyetlerinin güvence altına alınması, toplumda devlet
karşısında sivil toplum denilen özgül ve özerk bir alanın bulunması, canlı bir kamuoyunun
varlığı gibi temel özelliklere sahiptirler.
-
Bunlar liyakat ve fırsat eşitliği nosyonlarının realize olduğu toplumlardır.
Cem Hoca’nın Alman nazizmi, İtalyan faşizmi ve İspanyol falanjizmi üzerinden
faşist düzenler için ortak ya da tipik olduğunu düşündüğü özellikler ise şöyle sıralanabilir:
-
Cumhuriyet
ya da krallık olabilirler. Siyasal düzeyde güç giderek merkezileşip yoğunlaşmış
ve bir kişinin (şefin) elinde toplanmıştır.
-
Kriz koşullarında doğmuşlardır. Yani ağır bir toplumsal bunalımın sonucu
olarak ortaya çıkmışlardır.
-
Büyük sermaye tarafından desteklenmişlerdir.
Faşizm bir kitle hareketi niteliği gösterir. Toplumsal tabanları genellikle alt
orta sınıflar, işçileşme korkusu yaşayan küçük esnaf, ‘lumpen proleterya’,
köylülükten henüz kurtulamamış birinci kuşak işçilerdir.
-
Henüz demokratik kurumların ve değerlerin
kökleşmediği toplumlarda egemenlik kazanmışlardır.
-
İdeolojik olarak; kendine özgü bir öğretiye
sahip oldukları iddia edilemez, genel
bir reaksiyonerlik taşırlar.
Reaksiyon duydukları unsurlar,
-
sosyalizm/sosyalistler,
-
liberalizm (eşitlik, özgürlük, farklılık, çeşitlilik),
-
demokrasi
gibi nosyonlardır.
Benimsedikleri
bir dizi değer,
-
güce tapınma, şiddete yatkınlık,
-
erkek egemen yaklaşım ve pratik,
-
şefe tapınma,
-
bir dizi söylence, tarihsel anlatı, kutsal devlet, ezelden ebede
güçlü bir organizma…,
-
milliyetçilik (her faşist devim milliyetçidir
ama her milliyetçi yaklaşım faşizm değildir),
-
dinsel ideolojiyi yoğun olarak kullanma.
Bilmem bu analiz, değerlendirme ya da tipoloji Türkiye örneği için
ne(ler) anlatıyor?
Eroğul, C.(1996). Anatüzeye
Giriş, Ankara: İmaj yayıncılık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder